2005 benim için ticaret ile tanıştığım ilk yıl oldu. Evde ablamla birlikte açtığımız kermeste  evde bulunan malzemeleri aile üyelerine ücret karşılığı satmaya çalışmamız, ailemizin bizi alttan almasıyla başarıya ulaştı. Ailemin bizi kırmamak için satın aldığını bildiğimden bu benim için yeterli olmuyordu. Gerçek müşterilere bir şeyler satmak istiyordum. Apartmanın önünde açtığım limonata tezgahı ve parkta sattığım çekirdekler benim gerçek müşterilerle karşılaştığım ilk denemelerimdi.

​

​

2007 yılı, satış ve ticaret üzerine gerçek bir denememin olduğu ilk yıldı. Ailemin düzenli olarak alışveriş yaptığı gümüşçü kararmış gümüşleri satamamaktan şikayetçiydi. Cironun %25'i karşılığında gümüşlerini satmayı teklif ettim. Hem satılmayacağını düşündüğü için, hem de ailemi kırmamak için kabul etti. 1 gün içerisinde elindeki gümüşlerin yarısını satınca beni işten çıkartıp kendi oğluna sattırmaya başladı. Bu benim için ticarette karşındakine tamamen güvenmemen gerektiğini öğreten ilk deneyim oldu.

​

​

2009 yılı, benim için bir iş yönettiğim ilk yıldı. Bardakta mısır modasının henüz yaygınlaşmadığı dönemde, "Ben bu işi yapacağım!, Bardakta mısırı Türkiye'ye getireceğim!" diye atıldığım bardakta mısır işi benim için ticarette yediğim ikinci kazıktı. 2 aylık harçılığımla, şehrin yoğun noktalarından birinde bir bardakta mısır standı kiraladım. Okulum olduğu için başında duramazdım. Bende günlük ücretle çalışan bir eleman tuttum. Mısırı ve diğer malzemeleri getirdikten sonra çalışmaya başladı. Bir gün, iki gün, bir ay derken mısırlar azalıyor, fakat eleman hiç satış yapamadığını söylüyordu. 10 yaşında olmanın vermiş olduğu saflıkla asla şüphelenmiyor, tutuğum adama körü körüne inanıyor işlerin yolunda gitmediğini düşünüyordum. Bir gün 5 arkadaşımı mısır almaya gönderdikten sonra  yine hiç satış yapmadığını söyleyen elemanın sonunda parayı cebe attığını anlayıp işten çıkarttım. Yeni bir eleman aldıktan sonra 1 ay içerisinde 1500 YTL'nin üzerinde para kazandım fakat mısır tezgahını kiraladığım adamın kendisinin kullanacağını söylemesi ile işi bırakmak zorunda kaldım. Bu benim için çalışan takibinin önemini gösteren ilk deneyimdi.

Ortaokul yıllarım, ulusal / uluslararası matematik ve fen olimpiyatları ile geçti. 6. sınıfta seçilmediğim olimpiyat takımı ile birlikte kaçak olarak gittiğim matematik ve fen olimpiyatlarında gümüş madalya almanın verdiği heyecan ile başlayan olimpiyat yolculuğum TÜBİTAK gibi yarışmalarda elde ettiğim dereceler ve kaybettiğim yarışmalar ile  devam etti.